menu
MADEN DAĞI DUMANDIR
MADEN DAĞI DUMANDIR
Maden Dağı Dumandır

Sözlerinin kime ait olduğu bilinmeyen, İzzet ALTINMEŞE ve Merdan GÜVEN tarafından derlenen çok güzel bir Diyarbakır türküsüdür;

Maden Dağı Dumandır,
Yolu dolam, dolamdır,
Yarim gitti, gelmedi,
Yaş gözüme dolandı…

Anadolu topraklarının tarihsel süreç içerisinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olmasının sebeplerinden biri stratejik konumuysa, diğeri verimli topraklarının altından da zenginlik fışkırmasıdır.

Binlerce yıldan beri çeşitli uygarlıkların faydalandıkları madenler Anadolu topraklarının tapusu Sultan Alparslan tarafından Türk milletinin adına tescil ettirilmesinin ardından bu madenler milletimizin kontrolüne geçmiştir.

Selçuklu ve Osmanlı Türk devletleri döneminde madenler devlet katılımı ile Türk girişimcilerce işletiliyordu, devlet bu madenlerden ciddi oranda pay alıyordu. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde madenlerden övgü ile bahsediyordu.

Fakat Osmanlı ailesi, devletin kurucu iradesinden yani Türklükten uzaklaştıkça devlet zayıf düşmüş, çok yüksek faizle dış borçlanmaya gidilmiş, özelleştirme adı altında devletin önemli kurum, kuruluş ve işletmeleri yabancılara satılmaya başlanmıştı. 1854 yılından itibaren madenlerdeki işletme hakkı yabancılara ayrıcalıklı olarak verilmiş yani bir anlamda peşkeş çekilmişti.

Türk milletinin madenleri, “batan geminin malları” gibi işporta tezgâhlarına düşmüştü.

Artık Anadolu’nun, altın, bakır, bor, boksit, demir, krom, boksit, cıva, manganez, tuz, taş kömürü, petrol, gümüş, linyit, asbest, kurşun, kükürt, arsenik, zift, opal, maden suyu, antimon madenleri İngiliz, Alman ve Fransız şirketlerine satılmıştı. Devlet parasızlıktan kırılırken madenlerimizin zenginliği yabancıların kasasına doluyordu.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu yeni devletimizle birlikte Anadolu’nun madenleri devletleştirilerek yeniden Türk milletinin kontrolüne geçmişti.

Atatürk’ün vefatından sonra madenlere gereken ilgi gösterilmedi ve maden işçileri kaderine terk edildi. Maden Kanunu çağın gereklerine uygun olarak güncellenmediği için madenlerdeki iş kazaları/cinayetleri artmaya başlamıştı.

Ancak asıl milli cinayet, Amerikalı uzmanlar gözetiminde 1954 ve 1957’de güncellenen kanunlarla madenlerimiz ve petrollerimiz yeniden yabancıların kontrolüne açılmıştı.

Bu tarihten sonra gelen siyasi iktidarlar ne zaman sıcak paraya ihtiyaç duysalar, mirasyedi hayırsız evlatlar gibi madenleri birer birer yabancılara sattılar veya işletme hakkını devrettiler.

Son 70 yıldan beri kendi toprağımızdan çıkan madenlerden hak ettiğimiz payı alamadığımız gibi, kanunlardaki boşluklardan faydalanarak altyapıya gereken önemi vermeyen özel şirketler yüzünden meydana gelen maden kazalarında binlerce maden çalışanımız ölmüştür.

Özellikle son 20 yılda, Kastamonu, Balıkesir, Bursa, Zonguldak, Manisa, Karaman, Siirt ve Bartın gibi şehirlerdeki madenlerde ihmaller sonucu yaşanan kazalarda toplu ölümler milletimizi yasa boğmuştur.

Fakat her kazanın üzerinden biraz zaman geçince unutuluyor ve eski düzene geri dönülüyor.

İşte en son Erzincan’da yaşanan kazada göçük altında kalan maden işçilerimiz dokuz gün geçmiş olmasına rağmen kurtarılamamıştır.

Tabi bütün bunların yanı sıra maden şirketlerinin hoyratça katlettiği doğamız yüzünden uğradığımız maddi ve manevi kaybımızın telafisi zaten mümkün değil…

Aslında bütün bu olumsuzluklara son vermenin çok basit olan tek bir yolu var;

Partizanlığı bir yana bırakıp, Türk milletinin yüksek menfaatlerini göz önüne alarak;

Çevre, Petrol, Maden, Ziraat ve Jeoloji Mühendisleri ile Ekonomistler, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve maden işçilerinin katılımıyla geniş tabanlı bir komisyon oluşturularak sil baştan bir maden kanunu hazırlanmalıdır.

Yeni hazırlanacak bu kanunla madenlerimiz yeniden devletleştirilmeli, çalışma şartları iyileştirilmeli, alt yapısı güçlendirilmeli, maden çalışanlarının maaşları en üst seviyeden ödenmelidir. Doğal dengeyi bozan madenlerin faaliyetlerine son verilmelidir.

Artık; maden dağı duman olsa bile, yolu dolam, dolam olsa bile giden yar geri gelmeli ve bekleyenlerin gözüne yaş dolmamalıdır.

İmam Hüseyin SAVAŞ

21.02.2024 / KÖŞE YAZISI

Comments

http://aytv.com.tr/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!